22 Kasım 2012 Perşembe

kifayetsiz

İşte bundan sonra kelimeler kifayetsiz, insanlar kıyafetsiz kaldı. Kocaman bir kara delikten yeni çıkmış bir bebek misali Dolmabahçe Sarayı'nda çay içip keyif yapan derdi tasası olmayan bir emekli amca gibi oturup izliyordum semayı.

Ne kadar özgürlükse İstanbul'da yaşamak, o kadar boğuldum kenar köşeleri olmayan çevre yolunda, otobanında. Değişiktir ya Taksim, üstüne şiirler, şarkılar yazılan İstanbul'un şimdi birileri kendi imzasını atmaya başladı, içini dışına çıkara çıkara. 


Laf olsun diye yazmıyorum ama bir o kadarda laf olsun diye parmaklarımın dili şişmişçesine tıkır mıkır, denizde balık tutmaya çalışan amca gibi umut dolu, işte seni yakaladım gibi yakalayacağım seni gidi hergele balık diye tekerlemeler söyleyen, söylediğini yazıya döken biriyim..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder