15 Şubat 2013 Cuma

arkadaş


Yanına yaklaştığındaki o çekici akım, o bitmesini istemediğin merak ve arzu, nefesinin endişeden değil ona dokunmak istemenden kesilmesi, öleyim artık, artık çok mutluyum dediğin andır. 

Düşünüpte söylemediğin ne çok şey var aslında, o dolmuştaki koca popolu teyzenin senden zorla yer istemesi , fazla besili olmasaydın, az yer kaplasaydın diye içinden geçer laflar ya da 1 hafta 10 gün sonra aklına gelir bir anda, keşke şöyle deseydim, böyle deseydim diye. Olan olmuş, geçen geçmiştir her şey. Bu sadece minik bir örnek, keşke birer makine olsak ve bir daha aynı şey başımıza geldiği anda kopyalayıp, yapıştırıverseydik laflarımızı yeri gelir gelmez. Biz insanız, hiç düşünmeden konuşuruz bazen utanırız bazende beynimiz donar ne diyeceğimizi bilmeden, seçemeden haklı olmamıza rağmen kelimeler boğazımızda tıkanır, göz yaşlarımız yerinde isyan çığlıkları atar ve  konuşurken suçlu durumuna düşeriz. 

Bazımızın kalbi, hani eskiden, çocukken püsküllü elbiseler giyerdik, saçak saçaktı, etrafımızda döndükçe onlar açılırdı, belimize bağlı saçlar gibiydi, işte bazılarının kalpleri öyle saçak saçak, etrafımızda dönmeye her çalıştığımızda artık neşe değil, endişe veriyor. Hatta bazen nasıl attığına bile şaşırıyoruz. Bu kadar yorgunluğuna rağmen hala heyecanlanabiliyor, hala aşık oldum diye çığlıklar atarken yeniden kırılıyor, parçalanıyor. 

Sevilmek, sevmek nedir bence biliyor musun, her gece uyurken yanındaki yastığı dikine yatırman, ona dönmen, iyi geceler demen, dua edip ikiniz için uyuya kalman. Başın döner ve bir anda o uçsuz bucaksız düşlerine dalarsın, sabah uyandığında, gözler tavana bakarken onu gördüm mü acaba rüyamda diyip bir umut hatırlamaya çalışırsın, sonra gün ışığının rahatsız edici ama bir o kadar yenilikçi gününe ayak basarsın, o günün gecesi tekrar gelecek ve bir umutla yeniden uyanacaksın diye günü beklersin.

Çünkü hiçbir şey istenildiği gibi değil, dilekler tutulduğu kadar; yaşaması kolay değil, insanlar; çocuklar kadar saf değil, dualar artık o kadar içten değil, yaş ilerledikçe hayatı yaşamak için daha da zorlanacaksın, zorlandıkça iletişimsizleşeceksin, huysuzlanacaksın ve yakın arkadaşların huyusuuuzz, geçimsiz bir yaşlı olmuş, gençken ne kadar güzeldi, yüzü kadar ruhu da güzeldi diyecekler belkide.

 Hata denirse yaşananlara ve bu hatalar içimizdeki güllerimizi tek tek koparırsa, avuçlarına dikenlerin batacağını bilsede koparan, bizim öleceğimizi bilerek mutlu olmasının, onun sadistliğinin, bizim saf güven duygumuzun eseridir. Ama hala kalbimiz atar, hep bir kelebek konar elimize, hep bir gün doğar içimizde, hala nefes alabiliyorsak ve ölmediysek ve hala gözlerimizi ayırıp ayırıp bu ne ya, ben ne yaşıyorum ya dediğimiz daha çok anımız olacak nefesimiz bitene kadar arkadaş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder