13 Şubat 2013 Çarşamba

dönüşüm

Çizgilerden medet umdunuz mu hiç? Hani şu kağıda yazılanlardan, bize ifadeli gelen ama bir başkasının aynı anlamını bilmesine rağmen senin okurken mana çıkardığının tam farklı bir şekilde yorumladığından. Konuşurken yanlış anlaşılmak gibi, okurken de yanlış anlamak, çizgilere ifade yerleştirmeye çalışmak, genel geçer, hep ezberletilmiş çizgilerin, aynı anlamları fakat farklı yorumları.Çok basit bir kelimenin kaç anlamı olabilir bilinmez.  Senin anladığın ilk anlamıysa ve en kötüsü oysa, kırılmaması için uğraştığınız, japon yapıştırıcılara batırıp batırıp çıkarttığınız, mumyaladığınız, tutkalladığınız özene bezene yünlere sardığınız o kalbiniz görünmeyen ses dalgaları tarafından bir kırılır ki rüzgarlar bile şaşakalır. 


Çifte kavrulmuş fındıklı lokumu bilir misiniz? Böyle yersin, yersin susarsın ve su içip şişmeyim az daha yuvarlayım diye yumulduğunuz o lokumlar var ya işte benim hayatım aynen öyle...Gün yaşadıkça yaşayasın, tadından saatlerin geçmesin, zamanın dursun, o pudra şekerli yaşanan anılar ağzını yüzünü bembeyaz etsin ve paylaştıkça hayatın tadına doyulmasın. Çok eğlenceli, pek gülücüklü.

Biri bana dedi ki sen bu kadar mutlusun, umutlusun, gülücüklüsün neden saklanıyorsun bunların ardına? Nefessiz kaldım, hayat dondu, bana bakan sustu, yapraklar dondu, beynime giden komutlar durdu, laflarım yarım, gözümün ışıltısı gülücüğümüde yanına alıp beni terk edip gitti. Kalp atışlarım yavaşladı, soluk almayı unuttum, ben bana döndüm, dondum. Kendimle kaldım.


Donulur mu böyle, oynanılır mı böyle, olur mu bu kadar küçük bir cümlede büyük bir yerle bir ediş?


Ben herkes gibiyim zannederdim ama hayat o değilmiş....ne kadar acırsa canın o kadar çok sevgi dolu olmakmış bana göre, insanlar seni kırmasın diye onlara sevgiyle sarılmakmış, ne kadar kanatsa da, kanasanda sana kurulan cümlelerden kendi mananı kurmanmış, bir şekilde o kavrulmuş fındıklı lokumlu günler yaşamakmış.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder