15 Mayıs 2013 Çarşamba

gel tut elimden

1-2-3-4 ileri gider gider sayılar. İster ileri say ister geri say zaman tik tak ileri gitmeye devam eder. Sen sonsuz sayılarına devam ederken, dilinin hiç daha önce sarf etmediği rakamları sayarken bir bakarsın günler, haftalar, aylar geçmiş. Peki elinde ne var saydığın sayılardan başka? Bir hiç. 

Bir koca şişe suyu kana kana içerisin, güneşin tam tepede olduğu, sıcaktan kavrulduğun, içinin kuruduğu anda ya da çok konuşmaktan ağzım dilim kurudu dersin kana kana koca bir bardak suyu içersin. Daha çok su, daha çok yudum, içtikçe doyarsın, doydukça susuzluk hissin geçer, doyduğunda yavaş yavaş suyun yağsı tadını almaya başlarsın, yutkunamazsın, fazla gelir her damlası, miden bulanır. Zorlasan kendini içsen de zevk alamasın artık, bitmiştir tüm isteğin. Elini kolunu bağlasalar, ağzına bir huni koyup suya devam etseler, Çin işkencesine döner tüm ortam. Loş odada ellerin bağlıdır. Çırpınırsın, ses çıkartamazsın, hareket etsen, edemezsin. Sular geldikçe gözlerinden yaşlar gelir zorlanmadan, korkarsın, korktuğundan yutkunursun, miden çatlarcasına ağrımaya başlar, sonunda öleceğim, başka kaçış yok diye salıverirsin kendini, sular geldikçe. O susuzluk tadını veren ferahlık hissi, mutluluk hissi, iyi ki su var ve ben bunu içebiliyorum diye şükrettiğin her şeye lanet okursun öleceksin diye. Fazla, fazla daha fazla, gözlerin kararır, miden patlar, öksürmeye başlarken nefes boruna girip çıkamayan su seni öldürür, boğarak, hiç acımadan.


Hiç bir şey yapmasan da ihtiyaçların için yaşarsın. İhtiyaçların ne olursa olsun su içmek, para kazanmak, yemek yemek, tatil yapmak, yürümek, konuşmak, ağlamak, nefret etmek bile bir ihtiyaçtır ama hepsinin bir sınırı vardır. Sınır suyun kaynama noktasındaki kendini salıverip buharlaşmasıdır, su kalmayınca altındaki ateşten kulbunu dahi eriten cezveye dönersin. Her şey yok olur, kötü olur, bozulur doyumdan sonra. 

Hiç bir şeye çok doymamak lazım, her şeyin tadının damağımızda kalması lazım, bu benim düşüncem kim ne derse desin. Zorlamamak, boğulmamak lazım. Zorlanınca, zorla oldurunca hiç bir şey istediğimiz gibi olmaz. Benim istediğim gibi olmaz. 

Durabilmek, dur diyebilmek lazım o ilerleyen zamana. O inatla devam edecektir, dünya dönmeye, yaşamlar sürülmeye devam edecektir. Senin yapabileceğin tek şey var zamana karşı. O da onunla iyi geçinip ona yön vermek. Dikine gitme zaman demelisin, bir de bu taraftan gidelim demelisin elini tutup. Bak çok zorlandık, çok yorulduk, gel tut elimden benimle ol, yaşım geçiyor, öleceğiz biz, sen ölmeyeceksin demeliyiz. Bu hayat benimse sana yön verebilmeyi diliyorum de zamana. O, o kadar yüce ki senin uysallığını dinleyecek ve sana her şeyin uygun zamanını gösterecektir.

O huniyi alıp, insanlar deli bile deseler başına takıp gezeceksin. Zamanla eğleneceksin, güleceksin yoksa seni zorla öldürür.