28 Kasım 2013 Perşembe

Anadan Üryan

Kendi kendine dialoglarla geçiyor tüm zaman.. Bir daha öyle demeyeceğim, bir daha şunu yapmayacağım, bir daha kendimi düşüneceğim, bir daha asla demeyeceğim, kararımın arkasında durup güzellikler için dualar edeceğim, dua değil belki de hayal kurup gerçekleştireceğim diye ne laflar ederim ben hep kendime, sen kendine edersin. Ne gecesi vardır, ne gündüzü ne de dakikası vardır dileklerin ve temennilerin.

 Yalnızsındır diye tekrar tekrar konuştuğun sen, aslında hiç yalnız değilsindir. Binlerce ruh ve enerjinle gezersin aurandaki renklerle. Tek bir dileğim vardı hep kendimi kötü hissetiğimde niyette bulunduğum. Yeni baştan yaşayabilirsin, yapabilirsin, savaşabilirsin dileğiydi bu. Ama hiç aklıma gelmedi yeni baştan başlamanın bu kadar meşşakatli olabileceği, bana bu kadar zor gelebileceği tek kişilik yatağın, minik bir odada kendinle kalmanın, yeni insanlara kendini anlatmanın bu kadar ağır gelebileceğini, üçüncü kez yeniden başlarken hissediyorum. Ne zaman ki durdum ve kendime bakmam gereken bir kitap okudum o zaman anladım benim göz bebeğimin bana hiç yalan söylemediğini. Ne keşfedilmesi gereken kömürlerin içindeki bir pırlantaydım, ne de bir peri, büyüsüyle dünyayı değiştirecek; ben o kadar sade ama o kadar zenginlik içerisindeydim ki ellerimdeki akışkan hayatın farkında değildim, ölüyordum. Günlerim geçiyor ve ölüyordum. Peki dedim kendime, nerede duracağını biliyor musun, neler yapabileceğini, sükunetinin zamanı geldi mi diye sordum beni bana. Hayır dedi gözlerim, daha sükunet vakti değil, hala koşma zamanı devam ediyor. Kendini buldun şimdi hayatta kendi parçalarını kalıcı şekilde bulma zamanı. Zamanın savurduğu bir çocuk değil, her şeyin farkında olan olgunumsu sensin artık dedi ben bana. 


Simlerin havada pırıl pırıl uçuştuğu çok güzel bir yoldayım. Anılar denilen şeyler tekrar baştan yazılmaz ama yeniden üstüne daha güzel anılar yaşanabilir son gidilen mekanlarda. Ne istersen, ister mutlu ol herkesle, ister özel ol tek başına fark etmeyecektir zaman, sen farkedeceksindir ve gerektiği gibi olacaktır anıların.


Rüzgarın savurduğu, ateşlerin kavuramadığı, yağmurların eritemediği, soğukların donduramadığı oldum hep. Bu kural bende hep vardı, ben hep kaçabildiğim kadar kaçtım stresten, hüzünden, laftan, korkulandan..Ne çok mutlu olduğum yerde kalabildim bozulur diye kaçtığım ne de kendimi göz yaşlarımla boğulduğum yerde bekledim. Ben hep devam ettim ve devam edeceğim, benim nefes aldığım hayatta. Yeni macera peşinde değilim, hak edilen şeyin peşinde de olmadım acizler gibi. 

En sevdiğim neydi biliyor musun arkadaş, en sevdiğim dileğimin saflığı ve kendine olan öz güvendi. Yeniden başlamak, anadan üryan, kimsenin belki göze alamadığı riskleri göze almaktı. 


Göz bebeklerim yalan söylemedi hiç bana, başkaları kadar da bayağı da değil, bendi ve bana hep beni sevdiğini söyledi hemde ölene kadar..